Friday, August 17, 2007

Yaşasın patlıcan, yaşasın közmatik ve yaşasın Antep yemekleri

Çocukken (sadece çocukken mi?) her sevdiğim şeye tutkuyla bağlandığım gibi, patlıcana da çok büyük bir tutkuyla bağlanmıştım.


Yemek yeme konusunda çok çok "nazlı" bir çocuk olduğum halde, patlıcana asla hayır demedim. İçinde patlıcan olan herşeyi ama herşeyi-kızartmasından, oturtmasına-itirazsız yedim.

Ama patlıcanın en çok közlenmiş halini sevdim. 2 yaşımdan 5 yaşıma kadar, babamın işi dolayısı ile ikamet ettiğimiz, hayatımın silik de olsa ilk hatıralarının sahnesi olan Denizli'de közlenmiş patlıcanla yapılan envayi çeşit yemeğin kokusu hala burnumda. O inanılmaz kokuyu ne İstanbul'a taşındıktan sonra annemin közlediği patlıcanlarda, ne de evlendikten sonra kendi yaptıklarımda bulabildim.


Denizli'nin patlıcanlarına has bir kokuydu belki aradığım ama sanırım asıl sebep, Ankara'dan Denizli'ye taşındığımızda sudan çıkmış balığa dönen anneme kol kanat geren Mürrüvet Teyze'nin patlıcanlarını o kocaman mutfağındaki şöminede, odun ateşinde közlemesiydi. İstanbul'a taşınana kadar bütün mutfakların o kadar kocaman olduğunu ve hepsinde bir şömine bulunduğunu zanneden ben, önce İstanbul'daki mutfağımızın küçüklüğünden ve şöminesizliğinden dolayı hayal kırıklığına uğradım, sonra da Denizli'de sadece güzel kokulu patlıcanları değil, uzun bir müddet "asıl evimiz orası bizim" diye direndiğim evimizi, ve hasretinden oyuncak bebeğime adını verdiğim arkadaşım Banu'yu da bıraktığımızı anlamamdan dolayı...


Zaman geçti, Denizli ile ilgili hatırlarım iyice silikleşti (gerçi seneler sonra gittiğimde bile evimizin yerini elimle koymuş gibi hatırladım), Mürrüvet Teyze yaşlandı, Banu ile ben aynı üniversiteye giderek yeniden bir araya geldik, ben evlendim, Amerika'ya yerleştik, geri döndüm, kızım oldu, Banu evlendi, birbirimizi aramaz olduk... Ama benim patlıcana tutkum baki kaldı.



İşte bu yüzden közmatik denen, bence en nano-teknolojik üründen bile daha mucizevi olan, Türklerin aklının ne yönde çalıştığının en büyük kanıtı bu aleti bulunca, altın bulmuş gibi sevindim. Patlıcanları teker teker közlemekten, közleme esnasında batan ocağı temizlemekten beni kurtaran bu mucizevi alet...




Görseniz beni, közmatiğime kavuştuğumdan beri, elimde közmatik, önüme ne çıkarsa közlüyorum. Tabii en çok patlıcan, büyük aşkım patlıcan...


Ne yapıyorsun bu kadar çok közlenmiş patlıcanı diyecek olursanız, giriyorum Aintab Sofrası'na, seçiyorum bir tane patlıcan yemeği, ve yiyoruz akşama afiyetle. Her seferinde Aintab Sofrası'nın yaratıcısı Naile Hanım'a teşekkür ederek, "Allah'ım beni niye Antep'te yaratmadın" diye sitem ederek, ve Hakan'a "aşkım emekli olunca Antep'e yerleşelim, n'olur, n'olur" diyerek... Dün akşam yemeğimiz bu güzellikti mesala.


Ben ne kadar patlıcan aşığıysam, kendisi de o kadar patlıcan düşmanı olan canım Hakan ise, her zaman olduğu gibi, benim bu çılgın tutkuma da boyun eğiyor.

E, ben de onu bu yüzden seviyorum zaten.

6 comments:

denizanasi said...

ben de antakyalı oldugum icin o yemekler yuzunden zaten bu hale geldim. ben pek becerikli degilimdir. ama annem muhtesem yoresel yemek yapar. ama patlıcanı fırında da közleyeblirisin. veya baska sebzeleri. o zaman ocak falan da batmıyor. ben genelde öyle yapıyorum. burnumda tüttü valla :))

Nihan said...

Antakya mi, valla çok şanslısın, ben çok meraklıyım güney mutfağına, gerçekten çok severim. Fırında közlemeyi denedim ama ocak üstünde daha güzel kokuyor bence, odundaki kokusunun yanına yaklaşamıyor ama daha bir yakın sanki.. Bu aleti cidden tavsiye ederim, pazardan aldım ben.

Defne said...

Nihancigim, ben de esimin memleketinden gecen hafta gonderilen, o cok ozel patlicanlarla yaptim bugun kozlenmis patlican salatasini. Blogumda daha once bu patlicanlardan bahsetmistim, iste bu linkte:):
http://defneden.blogspot.com/2007/01/patlcann-yol-maceralar.html

Patlicani cok seviyorum dedin ya bayilacaksin bu patlicanlarin goruntusune.

Bazi yasanmisliklarin tadini yakalamak mumkun olmuyor degil mi?
Sevgiler.

YILDIZNAF said...

Bir ortak yonumuz daha cikti Nihan ; Patlican ! Ben de delisiyim ve verdigin bu habere cok sevindim zira ocak baticak korkusuyla yapmaya usenirim cogu zaman.....Donuste hemen alacagim !

Nihan said...

Defne,
Yazini hatirladim, daha once de okumustum, resimler muhtesem, patlicanlari kozleyip buzluga atma fikri ise dahiyane. Hemen hayata gecirecegim.

Yildiznaf,
Bence de almalisin buraya gelince kozmatik, gerci Amerika'daki patlicanlar kozmatikle bile ehlilesmez gibi geliyor bana.

Binnur A. Ö. said...

Sevgili Nihan
ben bu közmatigi nereden aldigini ögrenmek istemistim.
bu arada annelik ve ruh acisi konusunda sanirim biraz daha sakin olmaliyiz.
Kresin videosundan seyrediyorum artik Nehiri'i de aman yahu diyorum bu cocuk gayet mutlu orada masallah, demek butun nazi bana :)"